Sohbetler

Bir arkadaşa cevap:

Nefis kötü değildir. Allah’la birlikteliğini, tüm olan bitenle bağlantısını fark etmemiş bir zerre nefsini, yani bulunduğu manyetik alanı kötüye yani kendini dahi sabote etmeye doğru kullanabilir. Hâlbuki nefis, rabbini yani ferdiyetini bilmen içindir. Kötülüğü emreden nefisten safi olana, kulluğunu yansıtmaya başlayana kadar yol vardır. Mutmainneye gelmiş olan nefis artık hakkı, potansiyelini, senin gerçekte kim olduğunu fark ettirmeğe başlar. O yüzden nefis alanı kıyasta kötülüğü emredebilir, farkta safi olup özünü, rabbini, ferdiyetini yansıtan hale gelir.

Doğrusunu Allah bilir vesselam💚♾

Rengin Sakaoğlu – 27 Nisan 2019

Bir sohbet:

Duygular da duygusallıklar da her şey ve hepsi Allah’tan. Yalnız Allah’ı bilmek duygusallığı geçip duygulara Vuslat etmekle fark edilir. Yoksa yargı da Allahtan duygusallık da. Yalnız bilenle bilmeyen bir olmaz. Yani gönül manyetik alanının açığa çıkması, işlemesi içindir bu şekil söylememiz çünkü Allah müminin gönlünden bilinir, fark ve zevk edilir.

Duygular da düşünceler de geçicidir doğru hatta bu vücut dahi geçicidir. Yalnız bunların yansıtıcı olabilmeleri onları bağlanmadan fark edebilmekle olur. Özümüz sonsuz potansiyel ve aşktır. Bu geçici duygu ve düşünceler ve bu vücut dahi bu nefis alanında özümüzü yansıtılabilir, bu âlemde sonsuz yayılma genişleme zevk etme potansiyelini bize fark ettirebilir.

Bu âleme kesrete bakan kıyasi akıl bölünmüşlüklerle dolu, ayrı, bağlantısız, birbiri ile ilgisiz bir evren görür. Aklın cebrail aklına dönüşmesi sonucunda ki bu olabilir, akıl bütünsel, evrensel ve bağlantılı birliktelikleri fark eden bir akla dönüşebilir. Bunu fark eden bir zerre kuantum potansiyel bir alanda yaşadığını fark eder. Kıyastaki bölünmüşlük biter. O zaman duygusallıklar yerini gerçek duygu ve hissedişlere bırakabilir. 
Bu hal gönül katmanlarının hakikatine doğru bir yolculuk yaptırır. Bu da Allah’ı bilmeyi, fark ve zevk etmeyi getirebilir. His vücudumuz sıhhatli çalışmaya başlar. Ve nefsimizin yapışıklıklarından kurtulup özümüzün aşkını, muhabbetini yine nefsimizde yansıtmaya başlar.

Doğrusunu Allah bilir vesselam💚♾

 

Rengin Sakaoğlu – 27 Nisan 2019

Bir dosta cevap

Celalettin Deveci

Sevgili Celalettin, enel hak hali kıyasi mantıkla açıklanabilecek bir durum değil kanımca. Kıyasi zihin bunu algılayabilmek için oluşturulmamış. O yüzden ilk önce zihnimizin külli akılla dönüşebilmesi ve algısını farklılaştırması lazım. Bu potansiyelimiz var. Yani kıyasi aklımızla seyrettiğimiz şey külli farkındalıkla başkalaşır. Yani bizde “Facebook” da “WhatsApp” da var. “Facebook” tan bakıp “Whatsapp” un nasıl işlediğini göremeyiz. Şimdilerin sıkıntısı bu. Bu ilmi duyup ben hakkım diyorlar. Hak bölünmez bütündür. Kişiye ait değil. Peygamberimiz kendine ben hakkım dememiş, ben fakirim, yani hiç bir sıfatla sıfatlanmam, kendini, benliklerini sabitlemeyen olarak tarif etmiştir.💚

Rengin Sakaoğlu – 17 Kasım 2018

Bir dosta cevap

 

Değersizlik, önemli olmamak hissi nefs yanılgısıdır. Hiçlik kavramıyla karıştırılıyor. Hiç olmak önemsiz olmak değil her şeyin hakikat noktasında bir varlık olduğunu hatırlamak ve bu zuhur âleminde hep ve her şey olduğun bilincini taşımak, dış parametrelere göre önemli olmanın çok önemli olmasından dolayı değil, içinde, indindeki hakikat yüzünden önemli olmaktır.

Rengin Sakaoğlu – 4 Kasım 2018

Bir dosta cevap

 

Allah’ı bulmadan kendini bulmak zor kanımca. Allah’ı bulan indindeki Kâbe’yi de bulmuştur. Nefsini bilen, bulan ise rabbini bulur. Kâinatta her ne varsa Hz. İnsan’da mevcuttur. Bunu fark eden bir zerre dışta görüneni içte, içte var olanı dışta müşahede, seyr edebilir. Hakikati Muhammediye ise âlemde ki zerrelerle muhabbete ulaşabilmektir. Vesselam 💚🙋

Rengin Sakaoğlu – 2 Kasım 2018

Bu günkü sohbetten,

 

Mental yani, düşünce alanımız dağılmaya, çoklukta kaybolmaya müsaittir. Allah dedikçe, zıtlar birlenir, polarite fark edilir, her negatif olanın yanında, beraberinde pozitif vardır bilgisi, kabulü ve tecrübesi deneyimle yani şahitlikle inanca dönüşünce kalpte bir zevk olur. Bu basireti açar. Yani kalp fark edilir ve beyinle birlikte hareket eder (coherence) ve bize, bizim dikey varlıklar olduğumuzu (Ademiyetimizi) fark ettirebilir. Bu fark ediş artınca bu vücudumuz asıl, gerçek vücut alanını fark ve kabul etmeye başlayabilir ve ona göre bu âlemdeki vücudun oluş kimyasını değiştirebilir. Hem mental, hem his, hem de bu madde vücudumuz ikna olunca, iman edince, mümin olunca, yani neden olmasın ki demeye başlayınca, öğretilmiş bilgilerden kurtulup yeniyi oluşturabilir, kimyası, seçimi, değişebilir. Mental alan, hisleri, hisler bu vücudu etkiler. Kararlılık, samimiyet, ve içsel ihlas lazım. Bu vücut kimyası en son ikna olunan olabilir.💚

 

Rengin Sakaoğlu – 30 Ekim 2018

Selam

 

Bir dostun sıcak nefesi gönlümüze değince
Sözler dökülüyor hakkın nispetince
Aşkın muhabbete dönmesi an içinde
Bir gönül bir gönlü görüp biat edip selam deyince

 

Tüm dostlara selam olsun💚

 

Rengin Sakaoğlu – 19 Ekim 2018

Dostuma cevap 💚🙋

 

Allah’ın dininin adı İslamdır. Peygamberlerin hepsi bulundukları zaman diliminin içinde İslamı söylemişlerdir. Peygamberlerin hepsi bir sistemi anlatmaya gelmişlerdir ve hepsi bunu çeşitli şekillerde anlatmışlardır.
Hepsi sizi size ve bulunduğunuz sistemi anlatmak için söz söylemişler yaşam yaşamışlar ve izler işaretler bırakmışlardır. Beşeri algı hepsine ayrı isim takıp ayrı din istinat etmiştir. Bu algıdan bizde var olan, canlanmayı fark edilmeyi bekleyen diğer sisteme geçiş, bize gönül sahibi olmak, elifi (alfa) fark ederek sistemi okumaya başlamak, yansıtan yani kul olmak halini uyandırabilir ve adı gönül olan bir sisteme geçiş yapabiliriz. Peygamberlerin söylemine kendi gönül evimizde haberdar, şahit hatta o söylemin kendisi olabiliriz.

Beşeri sistem yani beş duyu ile algılayan sistemimiz her şeyi kıyasla fark eder. Öyle de hüküm verir. Beş duyulu sistemimize göre bir hayat düzenimiz var ve çok da güzel. Bu sistemde bizi zorlayan ve tamam hissettmemizi engelleyen iki şey var. Biri olduğumuz hale şükredebilmek ikincisi sabredebilmek. Birincisi o durumu bu algı sisteminde yeterince değerlendiremediğiniz için daha çok reaksiyoner olduğumuz için yapamayız. O durumdaki güzelliği göremeyebiliriz. İkincisi beşeri sistem daha çok elektriksel reaksiyonlara bağlı olduğundan, yani durup seyretmeye ve bu durumun frekansa, salınıma, muhabbete çevrilebilmesine imkân tanımanın, reaksiyoner sistemden yansıtıcılığa geçebilmenin zor olduğundan yapamayabiliriz.

Fark ettim ki bizim vücudumuz da bakır varmış. Bu da bizim elektrik bağlantımıza bir açıklık getirebilir. Ben de diyordum ki bu dilimde hissettiğim pas nedir? Bunu fark edebiliriz ve alfaya bilinçli ve istekli olarak geçmeyi seçebiliriz. Aslında bunu herkes gün içinde yapıyor, fakat reaksiyon vermemeyi edilgenlik, eziklik olarak değerlendirebiliyor, hâlbuki sadece bu indimizde var olan öbür sistemi seçiş, diğer sisteme yani Allah’ı bilme sistemine geçiş olarak görülebilir, zevk edilebilir diyorum.🙏

 

Rengin Sakaoğlu – 19 Ekim 2018

Bir dostun sorusuna biraz cevap olması ümidiyle 💚🙋

 

İnsanların seçimi kendi yaşamlarından belli. Bunu ve ötesini fark etmek isteyenlere çeşitli yollar var. İnsanoğlu “ben kimim?”, “neyim?”, “bu kadar mı?” gibi sorular sormaya başladı mı kendisini tanımak üzere bir yola çıkar. Bunun öğrenilmesi herkese göre farklı yollardan olabilir. Ben bendekini söylüyorum. Birileri de farklı söyleyebilir. Tasavvuf soruluyorsa bu yol bir kişi ile beraber yürünür. Çünkü insan aklı kolay kolay birlemeyi öğrenip, kendi tabiatını bilip, mat edip, gönlün aklını fark edip gönüldeki aklına secde edemez. Bunu daha önce yapmış biri ile yürümesi bence doğru olur. Yalnız her zaman dilimi farklı. Şu anda Kuantum fiziği ve herkesin kuantum dolaşıkları ile birbirine irtibatı olduğu ilim olarak biliniyor. Bu bilgi eskiden sadece hakikat ilminde söylenirken şimdi herkesin ilminde en azından. Bu yüzden zamanı da iyi okumak lazım. Batılı yaklaşımlarda ölmeden önce ölünüz ve bunun gibi söylemler açık açık söyleniyor şimdilerde. Fakat insana eyvallah diyebilmek aşkı, muhabbeti getiriyor. Bunun Muhammedi bir tavır ve derinlik olduğunu düşünüyorum. Beni çok etkileyen bir gönül dostumun sözü aklıma geliyor. Diyor ki “her ne varsa bu âlemde amenna der gönlümüz”. Bu sözü biraz çözebilmek, seyredebilmek, yaşayabilmek bu yolculuk işte.

 

Zorluklar olsa da bir insan size gerçek sevmeyi, sevgiyi, sevgi olmayı öğretir. Bilinci bilgiden, duyguları duygusallıktan ayırabilmek gönül işidir. Gönül sahibi olmak içindir bu çaba ve bence buna değer.

Rengin Sakaoğlu – 18 Ekim 2018