Rabb-ül âlemin
Her kavramın indimizde ve hatta vücudumuzda bir bağlantı noktası vardır. Bunları fark etmek bizi aslımız olan Âdem vücuduna vücud-u Allah’a ulaştırmak içindir. Vücut, vahdet-i vücut ise, ki öyledir, bizim kim olduğumuzu zannettiren amigdalamız bizim kayıtlı, sınırlı oluşmuş olan bu benlik zannını oluşturur. Bu, bu âlemdeki bir tecrübe ve yaşam içindir. Bunun ötesinde olan gerçek varlığımızı keşf ve fark ettiğimizde, hakikatimizi sezip bulduğumuzda, bu âlemde, kuantum bir alanda bulunduğumuzu, yani beyin frekanslarının içinde yüzdüğümüzü ve bu frekansların asıl beyin olan kolektif bilinç alanı olan evrensel bilinçle olan bağlantısını fark edip keşf edebiliriz. Nasıl ki burada kullandığımız vücut asıl vücudumuzun yani vücud-u Allah potansiyelinin az bir kopyası ise, bağlantı hatırlatma merkezi ise, bulunduğumuz âlem de kolektif bilinç alanına bağlı ve bilinçle yönetilmekte ve sonsuz mümkünler âleminin potansiyelini göstermektedir. Yani biz aslında bilinç okyanusunun içinde su arayanlarız. “Collective conciousness” veya Hakikat-i Muhammediye de denilen bu alan frekanslardan, esmalardan oluşmaktadır. Yani Allah ismine mazhar tevhid-i sıfat makamının zuhur potansiyelidir. Beyin frekansları nasıl farklı ise yani yavaşlayıp hızlanabiliyorsa, biz de bunları fark edip bu potansiyeli görüp değerlendirebiliriz. Yani reaksiyoner olan beta beyin dalgalarından, alfa ya veya tetaya veya deltaya, gamaya geçmeyi öğrenip farklı bilinç alanlarına, esma potansiyellerinin farkındalığı ve gönül zevki ile yeniyi keşfe yönelebiliriz. Rabbül âlemine hamd ile başlıyor Fatiha. Biz de bu âlemde bu vücutta yaşamımızı sürdürürken fark edip, hamd edebiliriz.
Vesselam💚🙋
RENGİN SAKAOĞLU – 23 Ocak 2019